Haber

Bilim gözüyle değerlendirildi

İSTANBUL (İGFA) –Maalesef Kahramanmaraş’ta 9 saat ortasında meydana gelen iki şiddetli sarsıntı 11 ilimizde önemli tahribat ve kayıplara neden oldu.

Depremden zarar gören illerde incelemelerde bulunan Işık Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, 156 binden fazla binanın yıkıldığı, derhal yıkılacağı ve ağır hasarlı olduğu bilgisini verdi. Öğretim Üyesi Ali Sercan Kesten, yıkılan ve ağır hasarlı binalardaki konut sayısının 507 bin civarında olduğunu, orta ve hafif hasarlı bina sayısının ise 43 bin civarında olduğunu kaydetti.

Afetlerin, toplumun tamamı veya belirli kesimleri için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara neden olan, normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durduran veya kesintiye uğratan, etkilenen toplumun başa çıkma kapasitesinin azaldığı doğal, teknolojik veya insan kaynaklı olaylar olarak tanımlandığını belirten Yeterli değil, Dr. Öğretim Üyesi Ali Sercan Kesten, insanoğlunun inşa ettiği yapılı çevrenin doğa ve doğa olaylarıyla uyumlu olmaması nedeniyle depremin afete dönüştüğünü kaydetti.

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremler ve 1999 Depremi sonrası ortaya çıkan görüntülerin ortaya çıktığını belirten Dr. Öğr. Üyesi Kesten, “1999 Depremi ile 1999 Depremi arasındaki görüntüleri aktararak muhtemelen vereceğimiz derslerde bu görüntüleri anlatacağız. 6 Şubat depremi birbirine çok benziyor.”

Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Bora Akşar, beton kalitesinin kötü olduğunu vurgulayarak, “Beton kalitesi ve personel kötü. Mıcır yerine dere çakılı diye bilinen düzgün yüzeyli taşların kullanıldığını gördük.” Akşar, bu taşların özellikle kolon, kiriş ve giydirme cephe olmak üzere aderans açısından uygun olmadığına değindi. Taşıyıcı sistem elemanlarında da personel ve imalat hataları olduğunu değerlendirdi.

Dr.Öğretim Üyesi Umut ise bu depremlerin afete dönüşmesinin nedeninin düzgün yapılmayan binalar olduğunu kaydetti.

Umut, “Binaları, yapı üretim sürecinin tüm gerekliliklerine uygun olarak inşa etmiş olsaydık, binalar deprem yönetmeliğinin tasarım felsefesine uygun olarak yıkılmaz, hasar görürdü” dedi. “Binaların hasar gördüğünü ama yıkılmadığını gözlemledik. Zemin kapasitesi yüksek olan yerlerde depremler sonucunda binalarda oluşan yapısal hasarın sınırlı olduğunu gördük. Binalar yapı denetimine uygun yapılırsa, hasar bu kadar ağır olmazdı” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu